26 Haziran 2024 Çarşamba

Atasözü

“El için ağlayan, kendi gözünden olur.”

 Fedakârlık iyidir ama fazlası size zarar verir. Bir başka deyişle: “Fazla fedakarlık kişinin kendi hakkına girmesidir.” Başkasının hakkına girdiğimizde vicdan azabı bize çok üzer. Peki kendi hakkınıza girdiğinizde nasıl bir acı duyarsınız? Hiç düşündünüz mü? 

Lamı Cimi Yok

 Eskiden kitap okunurken sayfa kenarlarına notlar alınırmış. "Sual" yerine, kelimenin son harfi olan lam, "cevap" yerine de kelimenin ilk harfi olan cim konurmuş. Sual ve cevap gibi...

Eğer metinde lam ve cim yoksa gayet açık demekmiş. Lamı cimi yok, tartışma yok anlamına gelir. Eskilerdeki kitap okuma zerafeti karşısında yine şaşkınım. Oysa ne güzel değerlerimiz varmış. Zamanla bir bir kaybetmişiz. Gelecek nesile bu güzellikleri aktarmak bizim de borcumuz. 

22 Haziran 2024 Cumartesi

Yol-cu

 Her yolculuk içe doğru yolculuktur. Geriye imgeler, güzel anılar ve dostluklar kalır. Biz işin hep güzel ve dost olan tarafındayız. Yolculuk etmek, yola çıkmak, yolcu olmak, yola revan olmak hepsi ayrı gibi gözükse de yol kelimesi odak noktasını teşkil etmektedir. Uzun zaman oldu uzun yola çıkmayalı. Bu yazıdan da anlaşılacağı üzere benim yola çıkmam lazım. Yol nereye gider ya da gitmez bilmem ama yolcu olmak da ayrı bir güzellik olurdu. Nasip diyorum, nasip. Bakalım nereye kadar 

21 Haziran 2024 Cuma

Vefasız dünyada vefa arama!

 Eğer başın ağrımasın istiyorsan, huzursuz olmayayım güzel yaşayayım diyorsan sana bir tavsiyem var diyor Fuzuli, kendisi vefasız olan dünyada vefa arama. Teşhis yerinde olmuş. Vefasız dünyada vefa beklentisine giren şu gönlüme de yazıklar olsun. Vesselam...

20 Haziran 2024 Perşembe

Kuduz

 Çevremizdeki insanların mutluluğundan sevinç duyabilmek, iyi bir kalbin işaretidir. Kararmış kalpler, başkasının mutluluk ve sevincini sanki kendilerinden çalınmış zanneder. Haset, yüreğin kuduzudur.

6 Haziran 2024 Perşembe

Borçlu mu, alacaklı mı olmak ?

 “Kalbine olsun bütün borcum, sever sever öderim.” Böyle bir söz düştü bugün ekranıma. Uzun zamandır yazamadım buraya. Dünya uğraşı işte. Vakit çok değil, vakit çok dar. Her şey öyle hızlı gelişiyor ki. Dün gördüğün, sohbet ettiğin bugün yok. Belki de bu yazıyı yazdıktan sonra biz de olmayacağız. Bir varmışız, bir yokmuşuz dünyasında yaşıyoruz. Kıymet bilip, kıymet gösterilenlerden olmak gerek. Her yere yetişmek mümkün değil, ancak yetişmek niyetiyle sağlık varken koşmak güzeldir. Önemli olan da niyet değil mi zaten? Niyeti halis olanın akıbeti de halis olur derler. Seve seve borç ödeyebilecek bir kalbe misafir olmak güzeldir. Böyle bir durumda borçlu mu olmak iyidir yoksa alacaklı mı? Sahi hangisi iyidir? Gerçekten cevabı merak ediyorum. Neyse biraz gevezelik ettim bugün. Uzun zaman sonra buraya yazmaktan kaynaklı olsa gerek. Mühim olan gökkubbede hoş seda bırakabilmek, demiş üstad. O zaman biz de öyle diyelim. Hoş Seda bırakanlardan olmak dileğiyle. 

Ak Kız

  Ayaz düşerken yaylanın yüreğine, bir ak kız yürür çiylerin üstünde… Ne sesi kalır rüzgâra, ne kokusu zamana… Ak Kızın İzinde , hatırla...