21 Haziran 2022 Salı

Kitapla Gelen Mutluluk

 Geçenki paylaşımımın altına yorum yapmıştı Osman Abi: “Gönder de okuyalım hocam.” Ne güzel bir istekti. Bu talep karşılıksız kalmamalıydı. Zaten yaylaya gitmek için bahane arıyordum. Fırsat bu fırsat dedim düştüm yayla yoluna. Çantama termos çayımı, ekmek ve kirazı da koyup tüm hazırlıkları tamamlandıktan sonra yola revan oldum. Yol boyunca tanıdık birçok yere uğradım. Hava güzel, insanlarımız daha da güzel. Uğradığım mekanlarda çay ikramını geri çevirmek saygısızlık olur düşüncesiyle ikramları geri çevirmedim. Yolculuğumun nihai noktasına yaklaştığımda orman çiçekleri , avu çiçeği deriz biz, sapsarı ve muhteşem kokusuyla karşıladı beni. Aralarında gezip o şifalı kokuyu ciğerlerime kadar çektim. Ardından Karay Obasına doğru tırmanışım devam etti. Bir an önce emaneti sahibine teslim etmek düşüncesi ile Osman Abinin konumunu belirleyip sürülerini otlattığı yere ulaşmak için yürümeye devam ettim. Osman Abinin sürüsü Ordu sınırlarını da aşıp Tokat obalarında otluyor. Hayli uzun bir yolum var. Yolculuğum esnasında avu çiçeklerinin rengarenk görüntüsü, akarsuların oluşturduğu kıvrımlı menderesler eşliğinde, bakir bir doğada Osman Abiyi koyunlarını otlatırken buluyorum. Hoş sohbeti olan, okumayı, araştırmayı seven bir çobandı o. Sözünü verdiğim kitabı hiç bekletmeden kendisine teslim etmenin haklı gururunu yaşadım. Herkesten uzakta; ama her gelişmeyi de yakından takip eden, entelektüel bir kişiliğe sahip Osman Abi. Kitabı alır almaz şöyle bir göz gezdirmeye başladı. Bir önce okuyup bitirmek istediği kitaba bakışından belliydi. Yanımda getirdiğim yolluğumuzu kırın üzerinde sofra kurup yemeye başladık. Bir yandan sohbetimize devam ederken bir yandan kiraz ve ekmeğin tadına bakıyoruz. Ardından çayımızı da yudumlarken memleketten, dünyadaki birçok gelişmeyi de birlikte analiz ettik. Koyunların, kuzuların arasında bir taraftan çayımızı içerken bir taraftan da dertlerimizle dertlendik. Belki içinizden güzel bir vakit geçirmek, diyebilirsiniz. O iş hiç de öyle değil. Bu meslek peygamber mesleğidir. Her mesleğin zorluğu olduğu gibi bu kutsal mesleğin de zorlukları var. Yazı var kışı var, yağmuru var, çamuru var. Tabi bunlar iklim şartlarının gereği yöreden yöreye de değişir bu zorluklar. Bir de işin ekonomi boyutu var ki Osman Abi güz mevsimi için şimdiden derin düşüncelere dalmış bile. Zordur çoban olmak. Yoldaşın kuzular, koyunlar ve çoban köpekleri olur.  En sadık, en saf dostlarıdır onlar çobanların. Şu muhteşem doğa içinde yapılan güzel muhabbetten sonra artık veda zamanı geldi çattı. Osman Abi için artık sürüsünü yavaştan obaya götürme zamanı geldi. Benim ise gidecek yolum var. Yolcu yolunda gerek. Burada ayrılıyor yolumuz. Akşamın kızıllığını seyrederek dönüş yolculuğum başladı. Gelirken gördüğüm tüm güzellikleri şimdi arkamda bırakarak, ıssız ve yemyeşil doğada aracıma doğru yol aldım. Yolculuk boyunca tüm yüklerimden kurtulduğumu düşündüm. Meğer insanoğlu doğadan uzaklaştıkça yükleri yüklenmiş sırtına. Tabiat tüm güzellikleri ile yanıbaşımızda. Başımızı kaldırıp gökyüzüne bakmamız bile bize bir şeyleri fısıldayacaktır. Sahi en son ne zaman baktık gökyüzüne? Haydi artık plan yapmadan çat kapı atın kendinizi doğaya. Koruduğumuz doğa tüm güzelliği ile selamlayacak bizleri…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ak Kız

  Ayaz düşerken yaylanın yüreğine, bir ak kız yürür çiylerin üstünde… Ne sesi kalır rüzgâra, ne kokusu zamana… Ak Kızın İzinde , hatırla...