Dadaşların diyarı Erzurum’dayım. Havası, suyu, binbir çeşit çiçekleri ve muhteşem bir lezzet olan cağ kebabının merkezindeyim. Burada çok diyar gezdim, nice dağlar, ovalar gördüm. Bu yörenin insanının sıcaklığını hissettim. Tarihin mekanların içine kurulan şehir merkezinde dolaşmak ayrı bir huzur verdi. Üç Kümbet, Yakutiye Medresesi, Çifte Minare, Ulu Cami, Aziziye Tabyaları, Nene Hatun kabri ve muhteşem hediyelik eşyaların bulunduğu Taş Han ile Erzurum gezilmesi ve görülmesi gereken nadide bir Anadolu şehrimiz. Buraya gelip buranın lezzetlerini tatmadan dönmek olmazdı. Erzurum deyince akla gelen yemek: “cağ kebabı”. Bu kebabın mucidi Mehmet Amca’nın mekanı Koç Kebaba geldim. Önce lezzetli kebabı yedik. Sonra Mehmet Amca’dan cağ kebabının hikayesini dinledim. Hikayesi uzun, buraya gelip birinci ağızdan dinleyin derim. Mekan otantik, duvarlarda buraya gelen siyasetçisinden sanatçısına kadar herkesin fotoğrafı var duvarlarda. Bir benim yoktu, tam oldu 😅. Mehmet Amca’nın şairlik yönü de var. Yazdığı şiirler, sözler çok güzel. Her kesime hitap eden sözler.
Oltu taşı, cağ kebabı, dolma kadayıf, Tortum Şelalesi, Erzurum evleri, Palandöken, Ilıca kaplıcaları gezilip görülmesi gereken yerler. Ayrıca rahmetli İbrahim Erkal’ı şehrin her kesimi sevmekte ve caddelerde, sokaklarda yürürken onu fotoğraflarını görecek, sesi bir taraflardan kulaklarınıza kadar gelecektir. Kısacası güzel bir şehir Erzurum. Gezilmesi ve görülmesi gereken Anadolu şehrimizdir. Rahmetli İbrahim Erkal’ın sözleri ile bitiyordum yazıyı. Kalın sağlıcakla.
“Palandöken yastığın
Evleri yığın yığın
Dadaşların elele
Alem senin aşığın
Hadi gel Erzurum'a gel
Erzurum yahşi güzel
Palandöken bembeyaz
Çoğu kıştır azı yaz
Yaylalar serin sulu
Damda donan buzu yaz
Hadi gel Erzurum'a gel
Erzurum yahşi güzel.” (İbrahim Erkal)





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder